top of page

SöyleÅŸi:OkulsuzluÄŸun El Kitabı

Kare Bülten.jpg

Ebeveyn destek olarak OkulsuzluÄŸun El Kitabı’nın editörü Alternatif EÄŸitim Dergisi’nden Dr. Akif Pamuk’la editörlüÄŸünü yaptığı kitaptan hareketle okulsuzluk üzerine konuÅŸtuk. 

​

Ebeveyn Destek: Ä°lk olarak kitabın ismiyle baÅŸlayalım… OkulsuzluÄŸun El Kitabı. Okulsuzluk dediÄŸimizde ne anlamlıyız? EÄŸitimin yokluÄŸu mu kurumsal bir eÄŸitim yapısının olmayışı mı?

​

“Okulsuzluk” dediÄŸimizde anladığımız ÅŸey, bugün yaÅŸanan pratiÄŸin tam tersi. Bizler eÄŸitimde bir normalleÅŸtirme sürecini yaşıyoruz. Bu normalleÅŸtirme sürecinden, bütün öÄŸrencilerin biliÅŸsel, duyuÅŸsal ve deviniÅŸsel alanlarının yaÅŸlarla ve geliÅŸim dönemleriyle standardize edildiÄŸi ve o standardizasyonun sonucu olarak sunulan bir eÄŸitimi anlıyoruz. Burada okulsuzluktan kastettiÄŸimiz ise bu mevcut yapının dışında ailelerin, ebeveynlerin veya toplulukların kendi deneyim pratikleri çerçevesinde bir eÄŸitim-öÄŸretim sürecini takip etmeleri. Burada tabii ikili bir ayrım var. Türkiye’deki ebeveynler veya okurlar için “okulsuzluk” ile “ev okulu” farklı kavramlar. Çok bir anlam ifade etmiyor ama aradaki fark ÅŸu: Nihayetinde nasıl okul farklılıkları varsa (Anadolu lisesi, fen lisesi, meslek lisesi gibi farklılıklar) ev okulunu da bunların bir parçası gibi görüp mevcut öÄŸretim programlarıyla iliÅŸkilendirerek yürütülen süreçler ev okuluna karşılık geliyor. Okulsuzluk ise bunun tamamen dışında kalan bir süreci görmemizi saÄŸlıyor.

Ebeveyn Destek: Yeni Ä°nsan Yayınevi olarak Alternatif EÄŸitim Dergisi’ni yayınlıyorsunuz. Ayrıca Yaratıcı Fen ÖÄŸretimi, Ekofobiyi AÅŸmak, Tarih Nasıl ÖÄŸretilir? gibi kitaplarınız var. Mevcut eÄŸitimi zenginleÅŸtirici kitaplar çıkarırken birden OkulsuzluÄŸun El Kitabı’nı yayınladınız. Mevcut eÄŸitimden umudunuz mu kalmadı? Neden bu kitap?

​

Yeni Ä°nsan Yayınevi olarak Alternatif EÄŸitim Dergisi’ni çıkartıyoruz ve mümkün olduÄŸunca konvansiyonel eÄŸitimdeki sorunlara çözüm üretmeye çalışıyoruz. Çünkü burada eÄŸitimin bir mit olarak tanımlandığını ve insanların bu mitin bir parçası olarak yaÅŸamlarını sürdürdüÄŸünü düÅŸünüyoruz. Bir tarafıyla öÄŸretmenlerin, diÄŸer tarafıyla da velilerin bakış açılarını geliÅŸtirmek için yayınlar yapıyoruz.

Burada, evet, mevcut eÄŸitime dair umudumuz çoÄŸu kez yok. Neden yok? Çünkü konvansiyonel eÄŸitim aslında baÅŸlangıcı ve süreci tanımlanmış ve günün sonunda ölçülebilir sonuçlara ulaşılabilecek bir format olarak var. Buradaki eÄŸitim mitinde her ne kadar bireysel farklılıkların ön plana çıkartılacağı, çocukların ve öÄŸrencilerin temel ilgi alanlarına yönelik olarak birtakım öÄŸretim süreçlerinin yürütüldüÄŸü söylense de aslında öyle bir durum yok. Umudumuz var. Neden var? Bu eÄŸitim mitini ÅŸöyle görmek, okumak mümkün. Aslında Türkiye’deki deneyim pratiÄŸini belki iki evreye ayırmak lazım. Pandemi öncesini ve bugünkü koÅŸulları farklı deÄŸerlendirmek lazım. Pandemi öncesindeki durumda aslında bir bilen olarak öÄŸretmene çocuÄŸun teslim edildiÄŸi ve orada ailenin bütün eÄŸitim ve öÄŸretime dair sorumluluÄŸunun devredildiÄŸi bir süreci görüyoruz. Bu haliyle aileler aslında bunu açık açık dile getirmeseler de, Türkiye’deki toplumun geneli diyelim, dünyada da aÅŸağı yukarı böyle gerçi, bu beklentilerin tamamının öÄŸretmen tarafından karşılanacağı bir çerçeve ve bu çerçevede öÄŸretmenlerin çocuklarını eÄŸitmelerini ve geleceÄŸe hazırlamalarını bekliyorlar. Bu ailenin çocuÄŸun geliÅŸimi üzerindeki sorumluluÄŸunu bir taÅŸerona devretmesi gibi bir durum. En azından ben öyle algılıyorum. Åžimdi, burada “taÅŸeron” lafını özellikle kullanıyorum çünkü bizim sosyal hayatımızda ve yaÅŸantımızda bir ÅŸeyin sorumluluÄŸunu baÅŸka bir ÅŸeye devrederek aslında ailelerin de çocuklarına dair bir günah çıkarma alanı olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Yani, iÅŸte “ÇocuÄŸum, ben yemedim-içmedim, seni okuttum. Sen baÅŸarısız oldun, sen iÅŸ sahibi olamadın.” gibi söylemlerin altında yatan gerçeklik de bu.

​

“OkulsuzluÄŸun El Kitabı’nı neden yayınladınız?” sorusu da tam burada anlam kazanıyor. Ailelere “ÇocuÄŸunuzu istediÄŸiniz okula gönderin, istediÄŸiniz özel dersi verin, istediÄŸiniz okula devam etsinler, sizin sorumluluÄŸunuz bitmedi.” diyoruz bu kitapta. Yani yirmi dört saati parçalara ayırdığınızda 8-10 saatini okulda geçiren bir çocuÄŸun, geri kalan zamanında öÄŸretim dışı bir süreç içinde olmasının önüne geçmiÅŸ oluyoruz. Aslında baÅŸka bir hâlin mümkün olduÄŸunu ortaya koymak için, yani çocuÄŸun kendi taleplerini ortaya koyabileceÄŸi Wittgenstein’cı anlamda bir dil oyununu ailesiyle, ebeveynleriyle ortaya koyabilecekleri bir baÄŸlam üretmek için bu kitabı çıkarttık. Bu hâliyle kitap aslında ebeveynlerine, çocuÄŸun eÄŸitim sürecinin taÅŸerona verilemeyecek kadar önemli olduÄŸunu, aksine onların geleceklerinden veya yetiÅŸme süreçlerinden asıl sorumluların aileler olduÄŸunu hatırlatıyor Türkiye baÄŸlamında. Ayrıca okulsuzluÄŸun bir alternatif olduÄŸunu, baÅŸka bir eÄŸitimin mümkün olduÄŸunu da ortaya koymak için bu kitabı çıkarttık.

​

Bir “pandemi öncesi ve sonrası” tanımlaması yapmıştım. Pandemi sürecinde okulların olmayışı ebeveynler tarafından baÅŸlangıçta çocukların refleksleriyle gayet olumlu görüldü. Fakat diÄŸer taraftan bu süreç ebeveynlerin inanılmaz zorlandığı ve zorunlu eÄŸitim kurumları olmadığında kendilerinin çocuklarına hiçbir ÅŸey öÄŸretemeyeceklerine dair gerçekle yüzleÅŸtikleri bir dönem oldu. Bu ÅŸu demek aslında: Pandemi, bugüne kadar evdeki çocuÄŸun ne yapacağı, ne öÄŸreneceÄŸi üzerine düÅŸünmeyen ebeveynlerin, ilk defa “Nasıl olacak bu iÅŸ?” diye düÅŸündükleri ve tartıştıkları bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. OkulsuzluÄŸun El Kitabı, bu anlamda ebeveynler için bir el kitabı olarak da deÄŸerlendirilebilir. Burada mevcut umudu üretmenin bir yolu olarak aileyle birlikte çocuÄŸun kurduÄŸu dilin önemine dikkat çekiyoruz açıkçası. Bu dil, çocuÄŸu mutlu ve baÅŸarılı kılacaktır aynı zamanda. Çünkü çocuÄŸun yetiÅŸme süreçlerini okula veya herhangi baÅŸka bir kuruma devretme hâli mevcut sorunların devam edeceÄŸi anlamını taşıyor.

​

Ebeveyn Destek: Okul toplumsal eÅŸitsizliÄŸi azaltmaya çalışan bir kurum olarak var. Okulsuzluk toplumsal eÅŸitsizliÄŸi artırmada bir rol oynamaz mı? Ya da ÅŸöyle bir soru sorsam eÄŸitim ve öÄŸrenmenin sorumluluÄŸunun çocuk ve ebeveyne bırakılmasını eÄŸitim hakkı kapsamında nasıl deÄŸerlendirmek mümkün?

​

Talep edilen ile yaÅŸanan farklı ÅŸeyler. Burada talep edilen, okulun sosyal tabakalaÅŸmadaki piramitte çocukların okuyarak, farklı aÅŸamaları geçerek bir meslek sahibi olmaları ve geleceklerine yön vermeleri… Fakat bu, okulun toplumsal eÅŸitsizliÄŸi azalttığı anlamına gelmiyor. DiÄŸer taraftan, toplumsal eÅŸitsizlikten anladığımız ÅŸey ne? Bugün “Türkiye’deki eÄŸitim sistemi içerisinde toplumsal eÅŸitsizlik yok.” diyebilir miyiz? Elbette diyemeyiz. Tam tersine eÄŸitim bugün, neoliberal eÄŸitim politikalarıyla toplumsal eÅŸitsizliÄŸi artırıcı bir iÅŸlev görüyor. ÖrneÄŸin, uzaktan eÄŸitim sürecinde herkesin bilgisayarının ve internet eriÅŸiminin olduÄŸunu varsayan bir yapıyla karşı karşıya kaldık. Konvansiyonel eÄŸitim, merkeziyetçi bir yapı içerisinde bu eÅŸitsizlikleri ortadan kaldıracağını vaat ediyor fakat kaldırmıyor. DüÅŸünsenize zaten sınıfta dil yeterliliÄŸinin zayıf olduÄŸunu varsaydığımız Suriyeli öÄŸrenciler bir de uzaktan eÄŸitimde bu deneyimi yaÅŸamış olacaklar. Bu toplumsal eÅŸitsizliÄŸi aÅŸmak nasıl mümkün?

Her yıl üniversitelere veya liselere giriÅŸ sınavı açıklandığında çıkan “Bitlis’teki çoban birinci oldu.” haberlerini hatırlayın. Yani bu insanların toplumsal eÅŸitsizliÄŸi aÅŸmadaki refleksini aslında kurumsal olarak yaygın eÄŸitimle deÄŸil, ailesiyle birlikte sergilemiÅŸ olduÄŸu bir sürecin parçası olarak görebilmek mümkün. Tabii bu durum bir örnek olarak verilir hep. EÄŸitim mitini güçlendirmek için örnek olarak verilir ama diÄŸer taraftan hakikaten böyle midir? Bu sorunun cevabını söyleÅŸimizi okuyan ebeveynlere veya öÄŸretmenlere bırakmak gerekiyor. Bu bir eÄŸitim hakkı gaspı anlamına mı gelir? Evet, aslında, eÄŸitim hakkının gaspıdır da… Fakat unutmayalım ki konvansiyonel eÄŸitim de bir eÄŸitim hakkı gaspı üretir. Nasıl bir eÄŸitim hakkı gaspı üretir? Bunu özellikle azınlık ve alt kültür gruplarında görmek mümkündür. Egemen söylemin meÅŸrulaÅŸtığı bir eÄŸitim hakkı, aynı zamanda oradaki alt kültür gruplarının taleplerinin eÄŸitim sistemi içerisinde karşılanmadığından dolayı ötekileÅŸtirildiÄŸi bir baÄŸlamı da gösterir. Bu anlamıyla kurulan bu dil oyunu, bu eÄŸitim hakkını doÄŸrudan belirlemektedir. Konvansiyonel eÄŸitimdeki ‘eÄŸitim hakkı’ tartışmasını içermeci/kapsayıcı bir eÄŸitim anlayışı olarak gördüÄŸümüzde çocuk ve ebeveynin sadece okulsuzluk baÄŸlamında deÄŸil, konvansiyonel eÄŸitimde de söz sahibi olması gerekir. Yani çocuÄŸun ve ebeveynin taleplerinin,  kültürel ve sosyal taleplerin mevcut konvansiyonel eÄŸitimde karşılığının bulunmadığı bir baÄŸlam zaten eÄŸitim hakkı olarak deÄŸerlendirilemez. Bu açıdan bakıldığında elbette bu tartışmaların çoÄŸunlukla geldiÄŸi nokta ÅŸurasıdır: EÄŸitimsiz bir ailenin çocuÄŸuyla kurduÄŸu iletiÅŸime veya alt grup olarak cemaatler ile tarikatların buradaki eÄŸitim hakkını tersine kullanabileceÄŸine dair eleÅŸtiriler vardır. Bu eleÅŸtirilerin de haklılık payları vardır fakat bu durum ÅŸöyle aşılabilir: EÄŸer mevcut sistemin bir parçası ve özne olarak çocuÄŸu görürseniz, ebeveyni bir aktör olarak görürseniz ve bunları birlikte bir süreci yönetecek paydaÅŸlar olarak görürseniz zaten buradaki katılım sorununu çözdüÄŸünüzden dolayı eÄŸitim hakkına eriÅŸimde bir sıkıntı olmayacağını düÅŸünüyorum. Tam tersine, burada okulsuzluk, ÅŸunu gösteriyor: Åžöyle düÅŸünün, yirmi dört saatin sekiz saati okul, geri kalanı aileyle geçirilen zaman ise, o zamanda da ebeveynlerin bu öÄŸrenme sürecinde bir katkı sunması bekleniyor. Yani baÅŸlangıçta söylediÄŸim gibi, taÅŸeronun kontrolü anlamında bir denge görevini görebileceÄŸini düÅŸünmek gerekiyor.

​

Ebeveyn Destek: Okulsuz çocukların topluma uyumunda ve arkadaÅŸlarıyla sosyal iliÅŸkilerinde sorunları olduÄŸu düÅŸünülüyor. Bu konuda ne düÅŸünüyorsunuz?

​

Toplumsal uyum meselesi önemli bir mesele. Bizim zihnimizde eÄŸitime yüklenen en önemli amaçlardan bir tanesi, çocuÄŸun toplumsal parçanın bir hâline gelmesi. Åžunu soracağım. Toplumsal uyumdan bahsediyoruz, deÄŸil mi? ÖrneÄŸin Ä°stanbul’da güvenlikli sitelerde oturan bir ailenin çocuÄŸu, orta halli bir semtte oturan ailenin çocuÄŸu ve sosyoekonomik olarak dar gelirli bir çevrede oturan ailenin çocuÄŸu… Bugün bu eÅŸitsizliÄŸi konvansiyonel eÄŸitimin daha da derinleÅŸtirmesinin bir baÄŸlamı ÅŸu: O güvenlikli sitede oturan ailelerin çocuklarının gidebileceÄŸi okullar ayrı, sosyoekonomik olarak orta düzeyin ayrı ve ekonomik olarak daha alt düzeyin ayrı... Yani bugün eÄŸitim böyle bir sosyalleÅŸme saÄŸlamıyor ki zaten. X özel okulunun Y sınıfındaki öÄŸrencilerinin tamamı homojen bir grup olarak sosyoekonomik düzeyi yüksek olan gruptaki insanlar. Bunlar gerçek hayattaki insanlarla karşılaÅŸmıyorlar. Hâlbuki sosyalleÅŸme dediÄŸimiz yer sokakta; sokağın kendisi çocuÄŸu sosyalleÅŸtiriyor. Bu anlamıyla baktığımızda okulsuzluk meselesinin sosyalleÅŸme süreçlerine bakışı gayet nettir. Hayatın tamamını bir öÄŸrenme pratiÄŸi olarak gördüÄŸünüzde okulun sizin arkadaÅŸ edinmenizdeki ve sosyalleÅŸmenizdeki etkisi yok denecek kadar azdır. Buna raÄŸmen “Olur mu öyle?” diyen varsa da ÅŸunu söyleyebilirim: Kaç kiÅŸi ilkokuldaki, ortaokuldaki arkadaÅŸlarıyla hâlâ görüÅŸüyor ÅŸu anda? Kaç kiÅŸi lisedeki, kaç kiÅŸi üniversitedeki arkadaÅŸlarıyla görüÅŸüyor? Üniversitedeki arkadaÅŸları yakın dönem olduÄŸu için belki bir kısmıyla görüÅŸülebilir ama önceki dönemdekilerle görüÅŸülmüyor. Buradaki iletiÅŸim ve sosyalleÅŸme süreçleri yaÅŸayan bir ÅŸey ve hayat aktıkça o deneyim pratikleriyle birlikte sosyalleÅŸiliyor. DiÄŸer taraftan küçük yaÅŸ grubundaki okulsuzluk deneyimlerinde, sosyalleÅŸme süreçlerindeki etkileÅŸimi arttırmak için genellikle okulsuz ebeveynlerin çocuklarını bir araya getirerek onlarla karşılaÅŸması kullanılır. Bu da yine yöntemlerden bir tanesidir.

​

Ebeveyn Destek: Okuyucular kitapta nasıl deneyimlerle karşılaÅŸacak? Bizimle paylaÅŸmak istediÄŸin bir örnek olur mu? Seni etkileyen?

Hakikaten okulsuzluk diye bir ÅŸey yapılabilir mi? Mary Griffith‘in güzel bir yanı var. Bütün deneyim pratikleri üzerinden gidiyor, yani bir soruyu tartışıyor ve o soru üzerinden diÄŸer ebeveynlerin hem ilham alınacak hem de baÅŸarısız deneyimlerini paylaÅŸarak yaÅŸanılan süreci kolektifleÅŸtirmeye çalışıyor.

​

Nelerle karşılaÅŸacaklar? Yani bir defa “ÇocuÄŸum okula gidiyor, okulsuzluk benim neyime?” deÄŸil, tam tersine taÅŸerona verdiÄŸimiz çocuÄŸun eÄŸitim ve öÄŸretim sürecinde bir aktör olarak ebeveyn olma durumunu ön plana alarak bakmak gerekiyor. Yani aslında biz, ebeveynlerin evdeki ve çocuÄŸun okul dışındaki sosyal hayatındaki eÄŸitim-öÄŸretim sürecine dair bir ÅŸeyler söylüyoruz. OkulsuzluÄŸun El Kitabı’nda da ebeveynin temel yeterliliklerinin yüksek olmasının önemli olduÄŸunu ifade ediyor Mary Griffith. Ä°htiyacımız olan ÅŸeyler neler? Mesela. Peki televizyon bunun neresinde, bilgisayar ve internet neresinde? Nasıl kullanmalıyız? Sınırları neler olmalı? Birçok ÅŸey öÄŸreniyor çocuklar, öÄŸrendiklerini nasıl anlayacağız? Bunun stratejilerini veriyor Mary Griffith. Günlük tutmadan tutun, portfolyo hazırlamaya kadar… DüÅŸünsenize anne-baba portfolyo hazırlıyor ve bunun örnekleri de var. Onun dışında okuma-yazma pratikleri nasıl olabilir, okulsuzlukta nasıldır? DiÄŸer ebeveynlerden, ailelerden örnekler var. Burada herhalde en büyük sorun gibi görülür matematik dersi. MatematiÄŸi, dört iÅŸlemi, geometriyi nasıl öÄŸrenecek? Yani konvansiyonel eÄŸitimin, yaygın eÄŸitimin “yaparak, yaÅŸayarak öÄŸrenme” diyerek slogan hâline getirdiÄŸini gerçekte yaÅŸayan aslında okulsuz aileler. Bu anlamıyla problem çözme yeteneklerini evde nasıl geliÅŸtirebileceÄŸimizi; bilimsel düÅŸünceyi, eleÅŸtirel düÅŸünceyi, bilimin kendisini, bilim pratiklerini nasıl geliÅŸtirebileceÄŸimizi; çocuÄŸun geçmiÅŸe dair bilgisini nasıl ortaya koyabileceÄŸimizi; sanatsal yönünü nasıl geliÅŸtirebileceÄŸimizi anlatıyor bu kitap. Aslında topluluk olmanın, deneyimleri ortaklaÅŸtırmanın önemlerini ortaya koyduÄŸu için OkulsuzluÄŸun El Kitabı ebeveynler için yüzlerce ilham alınacak örneÄŸi içeriyor. Kitapta beni etkileyen çok sayıda örnek var. Kitabı editörlüÄŸünü yaparken ailem neden beni okula gönderdi sorusunu sıklıkla sordum.

 

Ebeveyn Destek: Ebeveynler bu kitaptan hangi ilhamları almalı? Türkiye’de belki okulsuzluÄŸa geçiÅŸ için kat edecek uzun bir mesafemiz var ama “okulsuzluk” yaklaşımını ebeveynler nasıl benimseyebilir? Ya da ÅŸöyle sorayım mevcut yapılar içinde de çocuÄŸun kendi öÄŸrenme sorumluluÄŸunu alması mümkün mü?

​

Buradaki temel ilham ÅŸu: Bizler de çocuÄŸumuzun eÄŸitim sürecini taÅŸerona vererek kurtulmamalıyız belki de. Yani çocuÄŸumuzun eÄŸitim sürecinde bir aktör olarak birlikte bu süreci yönetmeliyiz. Birlikte yönetmekten kasıt, onu iyi bir okula vermek deÄŸil, bütün öÄŸrenme sürecini birlikte yaÅŸamak, deneyimlemek… Bu ilham alınabilir.

Ayrıca modern eÄŸitim mitinin üretmiÅŸ olduÄŸu o zorunluluk hâlini gönüllülüÄŸe çevirerek, yaÅŸamın bir pratiÄŸi hâline getirerek yine çocuklarınızın sosyal-duygusal öÄŸrenme süreçlerinin önemli bir parçası hâline getirebiliriz. Burada elbette yasal birçok zorunluluk, zorluk, vesaire olabilir fakat burada ebeveynlerin temel yaklaşımının bence ÅŸöyle olması gerekiyor: Çocuk bir okula devam edebilir de, etmeyebilir de; devlet okulu da olabilir bu, özel okul da… Ama çocuÄŸuyla birlikte vakit geçirmek… ÇocuÄŸuyla birlikte vakit geçirmek demek, onunla bir yere gitmek deÄŸil, onunla bir ÅŸeyleri yaÅŸamak deÄŸil nitelikli yaÅŸamak. Bu yaÅŸamın yolu, okul dışı kalan zamanın da eÄŸitim sürecinin bir parçası hâline gelmesi anlamını taşıyor. Burada ebeveynle geçirmiÅŸ olduÄŸu kaliteli zamanda çocuklar aslında kendi öÄŸrenme pratiklerini yansıtıyorlar. Tabii bunun en fazla kimin için zorlayıcı olacağını çok net söyleyeyim. Okul dışında ebeveynlerinin okulsuz pratikleriyle hemhâl olmuÅŸ çocukların mevcut konvansiyonel eÄŸitimde en fazla öÄŸretmeni zorlayacağını düÅŸünüyorum. ÖÄŸretmen yönetilmesi zor bir öÄŸrenci profiliyle karşı karşıya kalacak. Ne istediÄŸini ve ne talep ettiÄŸini bilen, özellikle de Türkiye’deki yaygın eÄŸitimdeki sınıf yönetimini düÅŸünecek olursanız talep ettiÄŸini ortaya koyabilen çocukların varlığı, en fazla mevcut konvansiyonel eÄŸitimdeki öÄŸretmenleri etkileyecektir. Bu deneyim pratiÄŸini yaÅŸayan çocukların öÄŸrenme sorumluluÄŸunu elbette alacağını düÅŸünüyorum.

​

Ebeveyn Destek: Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

​

Burada okulsuzluÄŸu konuÅŸuyoruz ama temelde eÄŸitim pratiklerinden çok ailelerin, ebeveynlerin ilham alacakları, dayanışacakları ve birlikte çözüm üretecekleri aÄŸların önemli olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bu açıdan bakıldığında bir topluluk olarak okulsuzların ve alternatif okulların deneyim pratikleri önemlidir. Çünkü ebeveynlerin bu konu üzerinde kafa yorması demek, aslında eÄŸitim meselesine yetiÅŸkinlerin de bir aktör olarak katılması anlamına gelmektedir. Bu satırları okuyan ebeveynlerin kendilerine en yakın eÄŸitim grubuyla veya topluluÄŸuyla yan yana gelmelerini, (illa aktör olarak içine girmeyi kastetmiyorum), önce bir ne yaptıklarına bakmalarını, hoÅŸlarına giderse katılmalarını ve bir parçası olmalarını salık veriyorum. Çünkü çocuklarımızın eÄŸitimi meselesi hiçbir zaman baÅŸka bir kuruma taÅŸeron olarak verilebilecek bir mesele deÄŸil.

​

Kitapla ilgili daha fazla bilgi için: https://yeniinsanyayinevi.com/kitaplarimiz/okulsuzlugun-el-kitabi/ 

​

bottom of page